Doğunun Kudüsü : Vilnius

12 Ağustos 2013

   Pazar günü öğleye doğru kalktık. Dönüş uçak biletimizi uygun bir fiyatla Kopenhag'dan aldık. Bunun vermiş olduğu özgüvenle bir anda otostop yapma fikrine ikimizde çok sıcak baktık. Dün mangaldan kalan iki bifteki kızartmak için mutfağa geçtim, Furkanın marketten aldığı makarnayı da pişirdik ve hitckwiki'den gitmemiz gereken yeri öğrenip yola çıktık. İstikamet Vilnius. 650 Kilometre. Çıktığımız saat 18.00.
  Otuz dakikalık bir bekleme sonrasında ilk deneyimimize ulaşıyoruz. Bizi 100 kilometre götüren abimize sevgilerimizi iletiyoruz . Her zaman bizi alan insanlarla fotoğraf çekinemesek de , çekinmeye gayret gösterdik.

Polonyalı Hercai
Bize bir kaç tavsiyede bulunduktan müsait bir yerde bizi indirdi. Otostopun en güzel özelliklerinden biri de nerede olduğunu bilmemek. Ardından gene 30 dakikalık bir beklemeden sonra, Türkiye'de eşine sıkca rastlanır bir şöför bizi aldı. Bizimle yaşıt fakat ingilizce bilmeyen bir elfocu. Bizi 30 kilometre civarında götürdü, ve fetret devri başladı. Lunapark'ın kenarına bıraktı bizi. Sırtımızda 10-12 kiloluk çantalarla hadi bari parka girelim dedik. Ardından astronomik jeton fiyatları bizim çabucak vazgeçmemize sebep oldu.

10 saniye sonra ezilme tehlikesi geçirdim.
Yaklaşık 3 saat boyunca farklı yerlerde bekledik, yolda Amerika'da kazıklanmış iki Letonyalı genç ile tanıştık. Onlar da Riga'ya kadar otostop çekeceklerdi. Ceplerinde paraları yok. Tek hedefleri kazıklayan Letonu bulup öldürmek. Ardından tam umutlarımız bitmişken, yatacak yer ararken bir Honda jeep bizi aldı ve 70*80 kilometre ileride bir benzin istasyonuna attı. Bundan sonra benzin istasyonlarına kapak atacaktık, başka caremiz yoktu. Müzik gruplarının bir parçası olan bu abi, yarın çocuğuyla balık tutmaya gidecekti. Gitmiştir umarım. Her şey gönlünce olsun.


Benzin istasyonuna varır varmaz, şansımıza 3 tane Kırgız abiyle tanıştık. Yolun geri kalan kısmında bizi görmüşler, ilgi çekmemek için bizi almamışlar. Zaten gece yarısında aldılar ve bizi Litvanya Kaunas'a kadar götürdüler, onlar da kamyonetlerini satmaya gidiyorlardı. Furkan bir arabaya , ben bir arabaya atladık gittik. Mamafih bu abilerle fotoğraf çekinmeyi unuttuk, üstüne üstlük arabada da bir kaç saat kestirdik. Ardından Vilnius'a geçmek için yola devam ettik. Kaunas'da benzin istasyonunda bir daha iki kazak bizi Vilnius'a kadar attı ama onlarla Türkçe iletişime geçemedik. Ruscamızda olmadığından dolayı biraz muhabbet aksadı, aslında muhabbet gerçekleşmedi. Lüks arabalarını onlarda satmak için Vilnius'a gidiyorlardı. Litvanya'da arabaları hep Kırgızlar satıyor sanırım. Ardından Vilnius'a çok yakın bir benzin istasyonunda bir genç arkadaş bizi merkeze attı, merkezden de o eski komunist tramwayla hostele geçtik. İki gece kalacağımız Vilnius'da ki hostele 15 euro para ödedik. Litvanya'da gene para birimi değiştirdik. Hemen hemen zloty'e yakın diyebilirim, biraz daha değerli.

     Furkanla birlikte Litvanya'nın başkentindeyiz, ama baikentin Kaunas olduğunu sanıyoruz halen. Neyse ki öğrendik. Yorgunluğumuzu atmak için 2-3 saat kestirdik. Ardından , Gürcü çorbası ve pidesi yemek için ufak bir restauranta oturduk. Harika bir mekandı. Bir diğer gün tekrar buraya gittik. İlk gün şehir turu yaptık, kaleye ve diğer tepelere çıktık. Eski şehir'de yürüdük ve akşam hostele döndük. Hostel'de masa tenisi ve bilarda oynadıktan sonra odaya çıktık , odada iki İtalyan bir de Finli daha vardı. Muhabbetleri baya samimi ve makaraydı. Bir diğer gün ise Trakay'a doğru yola çıktık. Türk Yahudileri yani Karay Türklerini ziyaret etmek için 30 kilometrelik bir yolculuk sonra Trakaya vardık. Trakay'da hemen bir karpuz kestik, ardından bizim çiğ böreğimize benzer bir börek yedik. Benim ki sadeydi malesef. Neden et gelmedi daha ya diye sitem ederken, hesap gelince benim kinin sade olduğunu öğrendim. Karay evleri ayrıca kendisine has mimarisiyle çok farklı bir yapıda. Fotoğraf severlere ayrıca Trakai kalesinden bolca malzeme çıkabilir. Vilnius'a kadar gelmişken bu farklı kültürü görmeden dönmeyin. Ayrıca bir çok yabancı kurumun belgesellerini de gitmeden önce izlemek faydalı olabilir.
  

Trakay'dan dönüşte , iki Norveçli genç bizi Vilnius'a bıraktı. Üstelik bir de kahvelerini içtik.

0 yorum:

Yorum Gönder