Petersburg Gezi Notlari

13 Mart 2014

2013 yılının Kasım ayında yapılmış bir geziydi. Okulları ektik, Rusya'ya yol aldık. Furkan'ı ikna etmek biraz zor oldu ama mezun olduktan sonra sık sık söyler ''iyi ki gitmişiz''. Moskova'dan gidiş dönüş uçak biletlerimizi alarak 1 saat 10 dakikada vardık Petersburg'a. İyi ki de vardık, biz sevdik, gidince siz de seveceksiniz. Kapitalist ruhumuz vagonlu trenlerin midemize ''dokanma '' ihtimalini de göz önünde bulundurarak Petersburg'a uçakla yol aldık. Halbuki gece treni daha mantıklı ve daha uygun. Furkan'ın Moskova'dan Petersburg'a giderken uçakta hostesle girmiş olduğu diyaloglar, St petersburg'da sokakta her gördüğüne aşık olacağının habercisiydi. Şehre vardık. Havalimanından otobüsler şehre yakın bir yerde ki metro durağına kadar götürüyorlar. Oradan da metroyla Nevski'ye yani şehrin merkezine rahatça varabilirsiniz. Hosteli bulmak da saçma şekilde vakit harcadık bir de buna Furkan'ın, Türkiye'de döner statüsü dahi alamayacak dönerlere olan ilgisi geç kalmamızı biraz daha arttırdı. Ardından hayırsever bir Rus model iphone'lardan sonra değerini yitiren telefonuyla bize yönümüzü bulmamızda yardımcı olmaya çalışırken telefonu kapandı. Ardından Rus aksanıyla ''stupid'' dedi telefona. Sanırım bu güzel sanatlar öğrencisini hiç unutmayacağız. Ruslar soğuktur laflarına aldırmayın, gayet de ılıman tipler. Nevski'nin arka sokağında bir hostelde kaldık 6 gece. Biz petersburga doyduk o bizden bıktı. Hatta kaldığımız hosteldeki resepsiyonist kızın İngilizcesine bayıldığımızı daha dün gibi hatırlıyorum. Mutfağı son derece kullanışlı olan bu hostelde oda fiyatına kahvaltı dahildir. Ee bunu duyan biz, sabahları erkenden kalkıp bir de yetmez iki tane ver ver ver ver Allahım ver nidaları eşliğinde cornflakeslere asıldık. Furkan'ın geceleri beni uyutup,ardından sokağa çıkıp resepsiyonist kızları evlerine kadar takip etmesini anlatmadan önce biraz şehirden bahsedelim. Petrograd, Leningrad derken günümüzdeki ismi Sankt Petersburg olan bu gözde şehir, Dünya' nın yedide birine sahip olan Rusya'nın gözbebeği. Rusya'nın Avrupa'ya en yakın şehri. Tallinn ve Helsinki'ye üç saatte varabilirsiniz. Bu şehirde yazlık ve kışlık sarayları yedire yedire gezmeniz tavsiye edilir. Katerina Parkda, bir emekli albay kadar sert bakarak ve aynı zamanda bir kreş bebesi kadar mutlu mesut yürüyebilirsiniz. Akşam dönüşte Furkan gibi Kazan katedraline karşı oturup 10 euroya kahve de içebilirsiniz. Rus Rublesine vurunca 400 rubleye tekabül ediyor. Bazen insanlar sırf ortama girmek için neler de yapıyorlar. Hollanda'dan gelen ve dünya turunun başlangıç noktası  Sankt petersburg olan Mendie ile tanışmak ise ayrı bir keyifti. 1 sene sonra evine döndü, bütün Asya'yı gezdi. Seda ablası ona kurban olsun.
















Gün gün neler yaptığımızı anlatmak yerine, doğaçlama bir şekilde Sankt Petersburg'da neler yaptık onları anlatayım. Dostoyevksi'nin o güzel evine uğradık. İçeride gezerken evinin videosunu çektim. Olmazsa olmazlardan Hermitage'i gezdik daha doğrusu içinde yürüyüş yaptık. Malum çok büyük. Da vincinin ve bir diğer meşhur ressamların tablolarına baktık. Hermitage'i Mendie ile birlikte gezdik. Ardından hostelin çaprazında yer alan Pizzacı'dan paket yapıp, marketten de içeceklerimizi alıp hostelde hep birlikte sohbet ede ede yemeğimizi yedik. Paket yapıp yemek Rusya'da her nedense bayağı bir ucuza geliyor. Biz pizzalarımızı yerken Furkan içten içe hostelde resepsiyonistlerinden shiftlerini hesaplıyordu. İçten içe umarım bu gece gelir diyerekten hem gülümsüyordu, hem de pizzanın kaşarlarını yapışan bıyıklarından ayırmaya çalışıyordu. Ardından hostelde İstanbul'da Thy'de çalışan bir Türk vatandaşıyla karşılaştık. Her gün en az 100 dolar harcamayı kendine huy edinmiş bir ademoğluydu. Saf, safkan, steril ve bir o kadar da hijyenik olan bu Türk erkeği geceleri sessiz sedasız hostelden yok oluyordu. 2 hafta kaldığı Sankt petersburgda kuvvetle muhtemel herhangi bir turistik noktaya uğramayarak, Türkiye'yi bu şekilde temsil eden 40.000. Türk erkeği olarak daha şimdiden adını tarihe yazdırdı. Bu 6 günlük süreçte Furkan ile akşamları hostele gelip bir kaç İran filmi izlediğimizi hatırlıyorum. Mecid mecidinin filmlerinden bir kaç tane izledik, ve TRT türk'ün efsanevi programlarından olan Kentler ve Gölgelerin Sankt petersburg bölümünü youtube'dan izledik. Tavsiye edilir. Kendi başınıza Sankt petersburg sightseeingi yapmak istiyorsanız, Nevski'den geçen tramvaylara binip bir en baştaki durağa bir de en son durağa kadar yolculuk edebilirsiniz.

Takriben Muazzez'lerin Türk sanat müziğine damga vurduğu yıllardı, Sovyetler bölünmüştü. Komünist sistem değişince pek tabi ki Türkiye'de ki Çeliklerde değişti ve bu bölgelere Akdeniz'den göç başladı. Onlar sıcak denizlere inmek isterken, bizim Çelikler soğuk denizlerde Olgalara kuş bakışı bakmak istiyorlardı. Sonunda beklenen oldu ve Ruslar vizeyi kaldırdı. Rusya'da asimile olmuş Azeri, Özbek, Kırgız, Kazak ve aynı zamanda Türkmenlere rastlamak mümkün. Türkçe sorularımıza Rusça cevap almak beni son derece kırarken, Furkanı ise uçsuz,bucaksız, kapanması zor yaralara sürüklemişti. Her gittiğimiz ülkede yapmaya çalıştığımız gibi, Müslümanlarla buluşmak için Sankt Petersburg'un Özbek mimari ya da Eski İran mimarisi ile bezenmiş, işçiliğinin parayla satın alamayacağı bir camiye gittik. Cami diyin zaten gösterirler, görülmesi elzem yerlerden biri. Peter and Paul kalesine oldukça yakın bir mesafede. 42 adadan oluşan bu şehirde gezmek son derece eğlenceli, Beyaz gecelerde imkanınız olursa kaçırmayın derim. Biz bu sene Beyaz gecelerde baltık sahillerindeydik fakat pek fazla festivalvari bir etkinlik göremedik. Sankt petersburg'da etkinlikler sabaha kadar devam ediyor. Bolşoy'da bir baleye gidemedik, gerçi Kremlin'de gittik ama işin özü Bolşoydu, ya da biz öyle kandırılıyorduk. Petersburg'un Bolşoyu olan Mariisnky'e gidemedik. Malum fiyatlar pahalı. Farklı bir deneyim yaşamak isteyenler ve parayla derdi olmayanlar mutlaka gitsin. Çünkü 1 saati 100 dolardan fazla olmamalı. Furkan'ın annesinin dilinden düşürmediği Voskresenia Khristova katedraline mutlaka uğrayın. Zaten şehrin simgesi. İçine girmeden zaten olacaksınız rengarenk. İşçilik süper. Afacan ruhum önündeki demirlerde fotoğraf çekinmek isterken, demirlerde ki boyayı farketmeyip, montumu gri tonda bir renge bulaştırdı. Saraylar şehri bir bakıma burası; Peterhof, Catherina, Yusufov ve Pavlovsk gibi.
Şimdi gelelim yemek konusuna, Furkan sayesinde süper yemekler yedik. Özellikle internet'ten arama yaptığınızda vejeteryan restaurantlarını tavsiye edin. Fiyatlar hem uygun hem de çok lezzetli. Özellikle Moskova'dan sonra fiyatlar bayağı bir uygundu. Malum domuza mesafeli olduğumuzdan dolayı vejeteryan restaurantlarını hemen benimsedik. Ardından armut suyu içmeden dönmeyin. Pazar günleri kurulan kapalı meyve sebze pazarına uğramadan ülkenize dönmeyin. Şimdilik bizden bu kadar.

                                           ---- G.Ü.L.C.A.N.L.A.R      B.E.T.O.N-----


Fotoğraflarla Türkiye

28 Kasım 2013

KAPADOKYA



Tuz Gölü

                                                             SAFRANBOLU


 
AMASRA
 
ABANT



 
ERZURUM


 
 
TRABZON*SÜMELA MANASTIRI



 
UZUNGÖL




                                                           RİZE- ZİLKALE


 
ARTVİN

 
KARS



 
DOĞUBEYAZIT


 
URFA, DİYARBAKIR, MARDİN, ANTEP, HASANKEYF





















 
EFES, İZMİR, AKDENİZ, ÇANAKKALE
 






 
TREKKİNG- MARMARA
 


 
Kent'e Dönüş