Roma Gezi Notları

24 Nisan 2013


       Floransa'dan Brezilyalı arkadaşım Arthur ile birlikte yola çıktık. Floransa-Roma arası hızlı tren ile bir buçuk saat, 10 euro ekstra ödeyerek Roma'ya varıyorum. Beklentilerim 100 üzerinden 100 idi. Peki karşılığında ne buldum ? hepsini anlatacağım. 4gece 5 günlük Roma turuma rehbersiz başlıyorum. Konaklama açısından da enteresan bir yerden kalacağım. Kamp alanında bungalow evlerde kalacağım, ismi; Plus Hostel Camping Area tavsiye ederim. Kamp alanının önünden hemen metro istasyonlarına otobüsler kalkıyor. Ayrıca Roma Pass'den bahsetmemek olmaz. 30 euro karşılığında 3 gün boyunca bütün ulaşım imkanlarından sınırsız yararlanabilirsiniz, ayrıca 2 müzeyede girişte hem ücret ödemeden, hem de sıra beklemeden gireceksiniz. Roma Pass'ı gazete bayilerinden edinmek mümkün. Hem de kamp alanında kalacaklar için ya da merkezden biraz uzakta kalacaklar için gayet faydalı bir bilet. Henüz Avrupa'da otobüslerde bilet kontrol edeni görmedim ama metrolarda mecbursunuz kullanmaya. Ayrıca Kolezyum, Roman Forum ve Palatino Tepesi tek bir bilet olarak geçiyor ve ücreti 13.50 euro. Capitolini müzesine giriş 12 euro, bu mantıkla zaten 30 euroyu amorti etmemek imkansız. En mantıklı yani bu geçişin sıra beklememek , tavsiye ediyorum. Doğu Roma'dan gelenler için Batı Roma insana kendini evinde hissettiriyor.

                

Gün gün özetlemek gerekirse dört günlüğüne geleceklere tavsiyeler ;
                      1.Gün : Kolezyum- Roman Forum- Palatino- Pizza- Dondurma

2.Gün: Vatikan- Capitolini- Pantheon- Aşk Çeşmesi- İspanyol merdivenleri

             3.Gün: İkinci gün yaptıklarımı tersten yaptım; İspanyol merdivenleri- Aşk çeşmesi- Pantheon- Capitolini- Vatikan

     4.Gün : İnanılmaz bir yağmura yakalanmama rağmen yılmadım, Vatikan müzesine gittim lakin 1 kilometre uzunluğundaki sırayı gördükten sonra odaya dönüp kitap okudum. Bir sonraki gün ucağımın akşam üstü olmasından dolayı yarın sabah erkenden kalkıp gitmeyi planladım ve başardım. 








Öncelikle Roma'da ne kadar gezerseniz gezin, her yerden tarih ve kültür çıktığı için belli bir süreden sonra '' ya ben hiçbir şey bilmiyormuşum '' hissine kapılabilirsiniz. Boşverin. Çünkü Roma'yı 4 günde değil , 4 yılda zor anlar insan ama 4 günde bir çok yeri görülebilir. İstanbul'un üstüne sanat ekleyince ortaya Roma çıkıyor. Kısacası efsane oluyor. İnterrail durağımın son durağı Roma. Son ama en güzeli. Roma'dan bahsetmek gerekirse, ne kadar İtalya'nın başkenti olarak nitelendirilse de burası Dünya'nın başkenti. 5 milyonluk nüfusuyla ve güneylilerin hızlı yaşamıyla Roma , kendimi bu kadar şehirden sonra İstanbul'da hissettirdi. Daha hızlısından ve kalabalığından geldiğimden dolayı, gözü dört dönen satıcı ve çingenelerin vücut dilleri açıkcası beni yormadı ama Batılı turistler gözlerini dört açarak geziyorlar. Roma'da, İtalyandan çok Hintli ve çingene gördüm. Her yerdeler.



Roma yedi tepe( Palatino, Aventino, Capitolinus,Quirinale, Vimirale, Esquilino, Cello) üzerine kurulmuş, devasa ağaçları, her yerden çıkan taş ve heykelleriyle ve İstanbul'da bulabileceğimiz kuş efektleriyle eşine ilk kez rastladığım bir şehir. Doğal olarak bu şehirdeki ilk durağım Kolezyum oluyor. 80 yılında tamamlanmış, 50bin kapasiteli olan bu amfitiyatro, kimine gladyatörü, kimine tarihi, kimine de mimariyi anlatıyor. Kolezyum'da bir iki tur atmak vacip. Merağa iyi geliyor. Colessou metrosundan çıkar çıkmaz hemen karşımıza çıkıyor. Çok etkileyici bır yapı...









Constantine kemerinden geçtikten sonra hemen sağda Palatino tepesi ve Roman forum kalacak, biletler burada da geçerli. Roman Forum'da ki kemerler, tapınaklar ve mermer taşlar ne kadar antik bir şehirde olduğunu tekrar hatırlatıyor insana. Burada belki insan bir sene kalıp, her şeyden bir sonuç çıkarabilir. Roman Forum'un tepesinde kalan yer ise; Palatino Tepesi, burada stadyum, Augustus'un evi karısı Livia'nın evi, botanik bahçesi, Palatino müzesi görülebilir. Ya da en kötü oturup manzara seyredilebilir. Kuş sesleri insana Gülhane havası veriyor.










Avrupa'nın en önemli iki turistik şehri olan, Barcelona ve Roma'yı turistik ücretleriyle karşılaştırmak gerekirse, Roma'ya hayran kalmamak elde değil. Pantheon, Aşk çeşmesi, bütün kiliseler, İspanyol merdivenleri ve Vatikan müzesi ( her ayın son pazarı) ücretsiz. Vatikan'da bulunan St.Pietro Bazilikası da dahil. Roma Pass aldıktan sonra herhangi bir ücret ödemeniz gerekecek herhangi bir turistik yer yok. Bir kaç müze hariç, ilgiye göre değişir.




 Roman Forum'dan çıktıktan sonra, Venezia meydanına doğru yürüyün, karşınıza beyaz mermerden yapılmış II.Vittorioni binası çıkacak. Ayrıca buranın terasına da çıkmak mümkün. Bu denli güzel fotoğraflık yapıyı en son Barcelona'da Palau Nacional müzesinde görmüştüm.






Ardından Venezia meydanından kalkan otobüslere atlayıp Trastevere'ye doğru yol alın. Burada çok çeşitli ve lezzetli pizzaların tadına bakın. Restaurantın adı; Pizzeria Ivo. Fiyatlar 6-10 euro arası. Somon balıklı pizzayı denedim ve beğendim. Garsonlar rahat durmuyorlar, sürekli el kol şakası yapıyorlar. İçeride patronun çocuklarının ve torunlarının resimleri de var, bu yönden de sevmiş olabilirim. İçerisi renkli. Zaten güne öğlen 2'de başladığım için ilk gün bunları yaptıktan sonra saat 7 olmuştu ve ardından yağmur eşliğinde kamp alanına döndüm.












İkinci gün Paskalya olması sebebiyle Vatikan'da San Pietro meydanına olmak süper bir tecrübe oldu benim için. Papa'nın konuşma yapması da kreması oldu. Malum, Papa yeni seçildi. Francesco. Avrupa dışından seçilen ilk Papa, insanların bir çoğu yeni Papa'yı bayağı seviyorlar. Paskalya, bizim bayramlarımız gibi, insanlara farklı bir hava katıyor. Temiz elbiseler, ailecek geziler gibi. Odadan Elena'da giyindi ve birlikte yola çıktık. Vatikan doğal olarak ana baba günüydü. Saatleri herkes ileriye alırken, biz geriye almıştık. Bundan dolayı da '' nerede bu Papa ya ? '' demekten bi hal olduk. Papa'nın sesini duyduk ama yüzünü göremedik, meydanı aşıp , San Pietro bazilikasına ulaşınca çoktan içeriye girmişti. Paskalya, her Mart ayının son pazarı kutlanıyor, ya da Nisan ayının ilk pazarı. Hz.İsa'nın çarmıha girildikten sonra dirilişi kutlanıyor. Türkiye bayrağım olsaydı açabilirdim orada. Arjantin milliyetcileri meydanda coğunluktaydı. San 'Pietro bazilikasina giris  ucretsiz. Simdi fotograflar,









Buradan çıktıktan sonra Capitoliniye yani Colessou bölgesine geçtik. Roma'nın 7 tepesinden biri, Roman Forum manzaralı bir tepe. Müzeye giriyoruz, müzeye çıkmadan önce merdivenleri görünce, aa burası İspanyol merdivenleri mi ? diye sorabilirsiniz kendinize, değil. Müzede çeşitli heykeller var, heykel müzesi gibi. Roma tarihiyle ilgili her şey var. Ayrıca müzenin önünde Marco Aurelionun heykeli var. Milattan önce Cumhuriyet ile yönetilen bir sistemi olan Roma'nın , sanatı ile bu kadar haşır neşir olması çok da şaşırtmıyor beni. Buradan çıktıktan sonra hemen sağımızda Venezia meydanı kalıyor, meydanın tam karşısındaki caddeye giriyoruz. 5.soldan içeriye doğru kıvrılınca karşımıza Pantheon çıkıyor. Pantheon tapınağı, burası yapılmaya başlandığında henüz Hristyanlık yoktu, ondan dolayı tapınak diye çağırılıyor. Sonradan bazilika olarak kullanılmaya başlanmış. İçeride ressam Raphael'in ve İtalya'nın ilk kralı Emmanuel'in mezarları var. Mimarinin temel taşlarından biri olan Pantheonı canlı canlı görmek, meşhur kubbesi ve sütunlarına doya doya bakmak, insana çok büyük bir iş yapmış hissi veriyor. Girişteki Latince yazıların anlamını henüz bulamadım, pırıl pırıl bir yapı hem de giriş ücretsiz. 8 kolon önde , 3 kolon kenarlarda ve 4er tanede ortada bulunan kolonlarla çok düzenli bir yapı. Yapının özelliği kubbenin çapının 43 metre olması, ayrıca betonarmedir.








Pantheon'a giriş yaptığınız gibi, geldiğiniz caddeye çıkıp dümdüz devam edin. Aşk Çeşmesine ulaşmak sadece beş dakika. İnsanların dilek tutup, para fırlattıkları yer burası. Kalabalıktan kaçınılmaz çeşmenin bulunduğu bina estetik açıdan kusursuz. Önündeki heykellerin adını ise ölene kadar öğrenemeyeceğim. Yaklaşık günlük 3000 euro toplayan Roma belediyesi parayı yoksul insanlara dağıtıyormuş.Fotoğraf çekip, dondurma yemek için güzel bir yer burası. Sırtınızı çeşmeye verip, soldaki sokağa girdiğinizde İspanyol merdivenlerine doğru yol alabilirsiniz. İspanyol elçiliğinin bulunmasından dolayı, İspanyol meydanı olarak çağırılan bu meydanın, merdivenleri de aynı ismi almış. Pizzaları paket yapıp burada yiyebilirsiniz. Romanın yüksek yerlerinden biri, aman çicek satıcılarına dikkat. Merdivenlerin en yukarısına çıkıp , fotoğraf çekmeden dönmeyin, hayran kalmamak elde değil. Ardından hemen sağ tarafdaki asansörleri kullanarak metroya inebilirsiniz, konaklayacağınız yere dönebilirsiniz, muhtemelen bu sırayla giderseniz hava kararmış olabilir.














Vatikan Müzesine geniş çaplı bir vakit ayırmalısınız, en azından 3-4 saat. Görülmeye değer bir çok şey var. Kısacası ben gezdiğim yerleri sırasıyla anlatayım,

1) Museo Chiaramonti'de İmparatorluktaki kralların heykelleri, Yunan mitolojisinden esinlenen heykeller, Kadın heykelleri.

 2) Museo Pio Clementino'da Apollo, Laocaön, Esquiline tepesi, Hayvan tasvirleri, Herakles, Antinous'un Büstü, Statue of Hera.

 3) Galleria Degli Arazzi'de adak adama desenli halılar , bunlara El escorial'den aşinayım.

4) Galleria Della Geografiche'de Egnazio Dantinin 40 tane haritası, fresklerle döşeli uzun bir salon, Uffizi'yi hatırlattı bana. Haritalar İtalya ve adalarıyla ilgili.

5) Constantine Salonu'nda savaş freskleri görülebilir.

6) Room of the Signature, Rafael'in freskleri, Tophane'de sergide gördüğüm The School Of Athens'in aslını burada görüyorum. Görmeden geçmemek gerek. Resim okulunun koridoru.

Müze harika bir şekilde dizayn edilmiş, çıkıştan hemen önce Sistine Şapeli var. Tıp ki benim Romayı sona bırakmam gibi. Sessiz bir salon, arkadan klasik müzik sesleri ve Michelangelo'nun şaheseri ... Kıyamet günü freskini , rivayete göre Türk hamamlarında ve genelevlerde gördüğü erkek fahişelerden esinlendiği söyleniyor, ne derece doğru bilemiyorum. Tek bir cepheyi kaplayan devasa büyüklükteki kıyamet freskinde, Hz. İsa, Meryem Ana, Vaftizci Yahya gibi isimleri görmek mümkün. Michelangelo Tavan süslemelerine ise, Adem'in yaratılışını ve İncil'de yer alan bir çok olayı yansıtmış. Hemen hemen hepsi Hristyanlık adına önemli freskler.


Müzeden çıkıp havalanına doğru yol alıyorum. Termini'nin önünden havalanına shuttle'lar var. 4 euro civarında. Madrid yolculuğu sırasında uçakta 2 saat uyudum. Kalkınca aklıma birden bir soru takıldı : Aristo kimdi ya ??? ...

0 yorum:

Yorum Gönder