Yeni Sanat Akımının Başkenti : Riga

4 Eylül 2013

    Letonya'nın güzel başkenti Riga'ya yaptığımız yolculuk herhalde en eğlenceli otostop yolculuklarımızdan biriydi. Özellikle zamanında hapis yatmış bir Estonya vatandaşının bizi alıp '' Lets go to Riga '' deyişini hala unutamıyorum. Vilnius'dan 300 kilometre uzaklıkta olan bu şehre rahat bir şekilde vardık. Beyaz gecelere denk geldiğimizden dolayı saat 11'de varmamıza rağmen her yer aydınlıktı. Couchsurfing'den Walterin evinde 3 gece konakladık. Ormanın içinde yaşayan Walter bize epey yardımcı oldu. Evinin ortamı ise bizi epeyce mutlu etti. Hatta bizimle birlikte bir Polonya vatandaşı da bir gün konakladı, o da otostopla geziyordu. Letonya'nın başkentine 20 dakikalık bir tren yolculuğu ile her gün gidip geldik. Ayrıca belirtmek de fayda var, Letonya'nın parası epey bir değerli, Sterlinden daha değerliydi. Sanırım önümüzdeki sene onlarda Euro'ya geçiş yapacaklar. Ayrıca Letonya mimarisi sayesinde de epey bir turist çekmekte. Art Nouveau ile bezenmiş sokakları ile zaman zaman bana sanki bu ülke Sovyet dönemini yaşamamış hissi uyandırdı. Şehri gezmeye ilk Opera binası ile başlıyoruz. Bembeyaz sütunlarla bezenmiş bu zarif bina şehrin merkezi gibi. Nufüsü belki de Avrupa'nın en  düşük şehirlerinden biri olan Riga'nın sokakları insana resmen huzur veriyor. Şehirde her tür restaurantı bulmak mümkün, biz son günümüzde Meksika restaurantında bir şeyler atıştırdık. Hesburger'ı da Jurmala'ya giderken yedik. Şehri tepeden kuşbakışı izlemek için ise en doğru adres şehir merkezindeki St.Peter kilisesinin kulesi. Cuzi bir miktar karşılığında kuleye çıkmak mümkün. Bir diğer gün Walter ile birlikte Jurmala'ya doğru yola koyulduk, sahilde Leton bebelerle top oynadık. Buranın tadını sanırım en doğru mevsimde gelerek biz aldık. 3 günlük bir süre Riga'yı anlamak için yeterli olabilir. Ama burada yapılacak en doğru şey pek tabii ki Art Nouveau ile süslenmiş sokaklarda yürümek ve ardından güzel bir yemek yiyip Riga defterini kapamak olacaktır. Tallinn'e doğru yol almak için Riga'dan ayrılıyoruz. Riga'ya varmamızda bize yardımcı olan yani arabasına alan isimleri ise şöyle özetlemek gerekirse : çiftçi, mafya babası, mühendis ve Mr.Clean... Walter'in banyosuna her ne kadar söylensem de , yaşadığı yeri kıskanmamak elde değil. Walter bu doğa sayesinde bir 10 yıl daha yaşar, her ne kadar kışları illallah ettirse de...




















0 yorum:

Yorum Gönder