Oslo Gezi Notları

4 Eylül 2013

   Ruhsuz bir şehir olan Oslo'da, Norveçliye rastlamak pek mümkün değil, aksine hep Somali ve Sudanlı Müslümanlar çalışıyor. Ayda 4000 dolar kazanan bir otobüs şöförüyle tanıştık, Somaliden geliyor. Her ne kadar şehir pahalı olsa da ülkesine ayda yollayacağı 500 dolar para bile Somali standartlarına göre bayağı iyi olsa gerek. Pahalılığı ile ünlü olan Norveç'te aslında fiyordları görmek gerekir, fakat vaktimiz olmadığından başkent ile yetindik, fakat bir daha Norveç'e gidersem Tromso ve Bergen'e giderim. Hep Oslo'yu temiz modern bir şehir olarak tahayyül etmiştim, fakat sukut-u hayal'e uğradım. Oslo'da Opera binasından başka beni etkileyen bir şey olmadı. Kirli ve ruhsuz sokaklarıyla birlikte kendine has bir başkent. Avrupa birliği üyesi olmayan bir ülke olan Norveçin kendine has bir sistemi var. Göçmenler çalışıp, yerliler yiyor. İki tarafda mutlu. Hostel'de bir gece konakladık ve 35 euro ödedik. Bir gün yeterli olacaktır Oslo için. Fakat benim aklım fiyordlarda ve kuzey şehirlerinde kaldığını söylemeden geçemeyeceğim. Opera binasını gezdikten sonra aşağıya doğru inerken, Burgos doğumlu Bilbao'da yaşayan bir aile ile tanıştık, İspanyol kültürüyle içimizi ısıttılar, Bilbao taraftarı olan baba telefonundan bize yeni stadlarını gösterdi, uyum içinde İskandinavya turu yapıyorlardı. Şehirden ayrılırken Kopenhag'a gitmek için, ana yola çıktık ve bir anda büyük bir futbol sahası gördük, 10 kişilik bir 12-14 yaş arasındaki bir kaç genç burada külüpte top oynuyorlardı, hepsinin en büyük hayali büyük bir topçu olmak. Hepsi göçmen çocuğu, Norveçli görmedim. Sistem böyle işliyor Norveç'de. Çift kale maç yaptık, ta ki İsmail maçı berbat edene dek... Yolda otostop çekerken Bizi 20 kilometreliğine alan Chris, 200 kilometre götürdü. İsveç'e girdik. Epey matrak bir yolculuktu. Arada sırada durduk yere gülüyoruz. Ben ağzımı açar açmaz , Furkan sus sus gidiyoruz işte diye tembihliyordu. Şüphesiz Chrisin bizde ki yeri farklı...










0 yorum:

Yorum Gönder