Başına veyahut Sonuna herhangi bir ek kabul etmeyen şehir : Amsterdam

8 Temmuz 2013

 

      Amsterdam kimileri için bisiklet sevdalıların şehri, kimileri için de rocknrolla'nın Avrupa'da ki en büyük merkezi. Ama genel olarak insanlar için rocknrolla anlamında bir çok şey ifade ediyor ve popülerliği buradan geliyor.  Evet biraz iyimser davrandım, yazıya ilk o insanlardan başladım, çünkü bisiklet sevdalılarından bahsetmeden olmaz. Her milletten ve her yaştan insana kapılarını açan Hollanda'nın bu guzide başkenti, Hollanda'nın o güzel mi güzel insanına ulaşmak için bir duvar vazifesi görmekte. Eğer Amsterdama soğuk bir cumartesi günü gidecekseniz, mutlaka rezervasyon yaptırın. Doğaçlama yaşamanın verdiği rahatlıkla ben bu gaflete düştüm, pişman mıyım ? pek tabii ki hayır. Cumartesi ve Amsterdam iki tehlikeli sözcük, fakat birleşince o kadar tatlı oluyorlar ki. Görmeniz lazım. Hatta check in yapmazsanız çok kırılırlar. Red Light District'in ara sokaklarında yalnız başınıza yürümenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Dünyanın en komedi açık hava merkezi. Bir nevi sesli güldürü. Kahkahaya kaçmadan, tebessüme mesafeli bir gülüş. Eğer yanınızda bir kişi olsa o efsane muhabbetlerden mahrum kalabilirsiniz.





          Bot mevsiminden babet mevsimine geçişlerde türlü sıkıntılar yaşanır. Baş ile serce parmağın genişlemesi veyahut kızarması gibi durumlar hep söz konusudur, bunlara alışığız. Peki Amsterdam'da yaşanan yağmur silsilesi sonucu o haftasonu kaç tane babetin daha ilk haftasında kullanılamaz hale geldiğini biliyor muydunuz ? Red Light District , Red Light District olalı sizce kaç tane hanım kızımıza ev sahipliği yapmıştır ? İlerleyen yıllarda , İsviçreli Matematik profesörleri bu konu hakkında yeni bir formül yayınlayacaklarını, Utrecht'de ki şubelerinden yayınladıkları mütevazi bir bildiriyle dile getirdiler.





        Aslında bundan sonra ki yazılarım doğaçlama ve uzun süreli gezenlerin daha fazla ilgisini çekebilir. Yazdıklarım İstanbul'dan sadece Amsterdamı görmeye gelenleri doyurmayabilir. Bütçesini 2-3 aylığına ayarlayan sırt çantalarıyla gezen, beklentilerini duruma göre  sıfırdan yüze ve aynı zamanda da yüzden sıfıra indirebilen pozitif insanların kendine göre daha çok şey bulabilecekleri bir blog. Geceleri bir kenara koyarsak, bu şehirde gündüzleri ne yapılır ??



        Gittiğim her şehirde müzeleride görmeye özen gösteririm, pek tabi ki bunda ki en büyük pay Madrid'de ki okulumdan aldığım öğrenci kartım. Avrupanın bir çok şehirinde müzeler öğrenciye bedava, eğer AB ülkelerinden birinde öğrenciyseniz. Ama bu olay Amsterdam'da ki Van gogh ve Rijk müzesinde geçerli değil. Meşhur I amSTERDAM fotoğrafını Rijk müzesinin önünde çekinebilirsiniz. Dam Meydanınındaki Kraliyet sarayının önünde panoromik Amsterdam fotoğrafı çektirmeden dönmeyin, ilginizi çekerse girebilirsiniz.  Amsterdam'da Arjantin restaurantlarının bolluğu dikkatimi çekti, her nedense burada bir ufak Arjantin komünü var, tıp ki Çinlilerin her büyük şehirde kurduğu gibi. Barcelona yazısında tavsiye ettiğim Maoz , Central tren istasyonundan çıkar çıkmaz Dam meydanına doğru yürürken gene karşıma çıktı. Falafel ve yeşilliğin ucuzlukla birleştiği bir yer burası. Konaklama konusunda da diğer Avrupa şehirlerinden biraz daha pahalı bir yer. Couchsurfing'den Tedin bana evinin kapılarını açmasıyla birlikte bu sıkıntıdan da kurtulmuş oldum. Evi pek tabii ki, Sivaslı Cindy'nın Pazar keyfine açtığı evi kadar görkemli olmasa da ilk günü sokakta ve gecelerde geçiren benim için tarihi bir öneme ev sahipliği yaptı. Bakınız : 16 saatlik uyku.



          Avrupa'ya gelip de ülkemizde bulamadığımız büyüklükte ki ve güzellikte ki parklarda vakit geçirmeden dönmeyin.  Amsterdam'da ki Wondelpark bunlardan sadece bir tanesi. Devasa büyüklükte olmasa da , herhangi bir şarkı eşliğinde Dünyanın en büyüğü gibi gelebilir. Hisler bazen bazı şehirlere farklı anlamlar katar. Bir insan, bir müzik, bir ses o şehri eşsiz kılabilir. Ayrica Şu kısa süreli gezilerde olabildiğinde o şehrin yerlileriyle takılmaya çalışın. Ya da yerli gibi yaşayın.



    



WondelPark










































      Ayrica Anne Frank'ın evini ziyaret edebilirsiniz. Kuyrukta beklemeyi göze alın.  Kendisi ve ailesinin nazi işgali sırasında saklandığı bu ev, Amsterdamın önemli turistik yerlerinden biri. Bir de cimcimenin meşhur günlüğü var.


    Heineken Experience'da bulunmasam da , Lonely Planet kitabında '' Top Choice '' olarak belirtilmiş. Giriş ücreti 20 euro civarında. Denenebilir. Amsterdam diğer  Avrupa'da ki her büyük şehirler gibi çok pahalı önyargısıyla gidiliyor, fakat her büyük şehirde de ucuz yemek ve konaklama imkanlarını da unutmamak lazım. Ayrıca Şampiyonlar ligi finalini izlediğim bu şehirde, Robben hayranları kendilerini sokaklara attı. (Çok önemli bir not.)



  
     Bu yazıyı Amsterdamın en güzel bölgesi olan Jordan ile bitiriyorum. Kanal üzerindeki evlerle adeta Amsterdam'ın bambaşka bir yüzü. Çicekli balkonlarla, üçgen çatılarla ve geometrik şekillerle bezenmiş camları ile nevi şahsına münhasır bir bölge. Bisikleti turu şiddetle tavsiye edilir. Esenkalin...



                                             REKSAN    REKLAM    SUNDU





  





0 yorum:

Yorum Gönder