Guggenheim Üzerine Gazali Okumaları

23 Şubat 2013




Dünyanın en enteresan yapılarından biri. Guggenheim müzesi. Amerikalı bir aile olan Guggenheim ailesi , Dünyanın çeşitli şehirlerine yaptırdıkları müzelerle adlarını sık sık anıyoruz. Yapısöküm( dekönstrüktivizm) tarzında Frank Gehry tarafından yapılan müze 1997 yılında açılmış. Bilbao'nun da çehresini değiştirmiş, şehir sadece sanayi ve endüstri üzerine kuruluyken müzenin açılmasıyla şehir farklı bir hal almış. Belki de başka bir şehre bu kadar yakışmazdı bu müze. Hostelden bisikletle beş dakikada müzeye ulaştım. Bisikleti park edip müzeye giriyorum. Öğrenci olmanın en çok avantajını buralarda gezerken anladım. Öğrenci kartınızla 5 euro karşılığında içeriye girmek mümkün. (Yetişkin) 11 euro.







Frank Gehry konusuna gelince hakikaten ne denli farklı bir adam olduğunu CV'sine bakınca bile anlamak mümkün. Bir müze şehrin yapısını bu kadar güzel değiştirebiliyorsa burada aslan payı Frank Gehry'e ait. 1929 Toronto doğumlu olan mimar, Avrupanın çeşitli yerlerinde de bu akıma sadık kalmış. Almanya, Çek cumhuriyeti gibi ülkelerde de yapısöküm tarzında eserler vermeye devam etmiş. Nasipse onları da göreceğiz. 1980'lere kadar pis bir havaya sahip olan Bilbao( sanayi şehri olmasından dolayı) müzeyle birlikte farklı bir değişime uğramış. Müzenin içine kıyasla dışı daha fazla turist getiriyor. İnsanlar yürüyüş alanları bulmaları için yapılmış güzel bir derleme. Sonradan yapılan köprüler en önemlisi Zubizuri , Guggenheim'a bir yandan daha da çekici kılmış. Ayrıca Gehry rivayete göre , müzenin bulunduğu alanın eskizini buralar dutlukken hotelinin odasından çizmiş. Dışarıdan bakanlara genelde iki farklı soru tipi doğuruyor bu yapı. Birincisi ;  daha ne görebiliriz ki Nevzat haydi odaya dönelim , ikincisi ise aa haydi o kadar geldik girelim nolur.


Kurdele şeklinde ki titanyum kaplı görsel şölene bir bakıma farklı bir anlam katan ''Maman''dan bahsetmemek olmaz. Bisikletle içinden geçtiğim bu heykel , Guggenheim'i görmeden bile, ne kadar enteresan bir yere gittiğinizin ilk işareti. Louise Bourgeois'in 99 yıllık yaşamına sığdırdığı bir kaç eserinden biri. Heykeli Bourgeois isminden de anlaşılacağı gibi (Fransızca :anne ) annesine ithaf ediyor. Manasıda zaten küçüklüğünde yaşadığı ailevi olaylar. Annesiyle birlikte babası tarafından dışlanması, aldatılması vs.





Bu arada müzenin ismi zengin bir Amerikalı aileden geliyor. Venedik, New York, Berlin, Las vegas'da da şubeleri var. Modern zamanların en çağdaş müzeleri bu ailede diyebiliriz, eğer Samet'de onay verirse. Bilbao'da ki müze ile ilgili şunu söylemek de mümkün , şehrin göbeği burası. Ayrıca müze ile ilgili dikkatimi çeken bir şey de kaplamaların leke yapmış olması. Malum Bilbao bol yağış alan bir şehir bunu elbette ki düşünmüşlerdir ama pek de önlem alamamışlar. İşçilik kötü. Bir daha Bircan'larla çalışmıyoruz ona göre.




Müzenin içine gelince insanın gözüne direkt alan bolluğu çarpıyor. Gelin rahat rahat gezin hissi veriyor. Mimariye uygun geniş koltuklar insana sıkıntı vermeden güzel vakit geçirtiyor. Müzede girişte hemen 104 numaralı oda müzenin kalıcı sergisi. Ayrıca 104 numaralı odanın sonunda sağ tarafta ki odada Gehry'nin müze yapımıyla ilgili ve hayatıyla ilgili belgesel tadında özyaşam öyküsü izlenebilir. Popüler ve klasik işler yapmaktan kaçınan bir mimar. Popüler yerlerde olmaktan sıkılan biri. Müzeye dönelim, oturmak için ve rahat rahat gezmek için ideal demiştim. Çünkü masa ve sandalye bolluğu var. Odacıklardan da dışarıda ki manzara izlenebilir. Basık bir ortamı yok müzenin. 104 numarada Richard Serra'nın '' the matter of time'' adlı kalıcı sergisinin içinde kaybolmadan müzeden dönmeyin. Çelik ve geometrik yapılarda yürürken yolunuza şaşırabilirsiniz. Richard Serra'nın 2005 yılında tamamladığı enstalasyon. Sergiyi anlamak için galerinin yanındaki odaya girmeniz gerekiyor. Birinci katta ayrıca 101 numarada elektronik LED sütunları izlemek de enteresan bir duyguya sürüklüyor insanı. Modern zamanların en modern müzesi deniliyor burası için.103 numarada portre resimler ve müzenin çıkışında(104) Dünya tarihindeki en önemli mimarı eserler kronolojik şekilde tasniflendirilerek anlatılmış. Ayrıca müzede sık sık kütüphanede bulmak mümkün. Beyaz masa ve sandalyeler tepeden vuran sarı ışıklar eşliğinde bir şeyler okuyabilirsiniz. 1.kat müzenin kalıcı 2 ve 3. katlar ise sürekli değişmekte. Ayrıca müzenin getirdiği istihdamı da unutmamak lazım. Bilbao ekonomisine ciddi anlamda hareketlilik getirmiştir. Müze için son olarak şunu söyleyebilirim, müzenin içi ve dışı , müzenin çevresi ve Bilbao o kadar birbiriyle uyumlu ki saygı duymadan edemiyor insan.

Müzenin önünde ki süs köpeğinin adı ise Puppy , mevsimden mevsime renk değiştiren bukalemunvari bir köpeğimiz, yurdumuzun çeşitli bölgelerinde yaşayan kızlarımızın bayılacağı '' aa çok tatlı'' diyebilecekleri cinsten bir köpek. Korkmayın ısırmaz , sadece müzenin bir ferdi ...





2 yorum:

Adsız dedi ki...

Zenci Musa:)resimlere bayıldım

Unknown dedi ki...

Gerçekten çok güzel biryer

Yorum Gönder