Bilbao Gezi Notları

21 Şubat 2013









Plaza Nueva







   Bilbao, Dünyadaki diğer şehirlerden hep farklı gelmiştir bana. 3 günlük Bilbao gezisi beni yanıltmadı. İnsanın Bask kültürünü en rahat şekilde anlayabileceği yegane şehirlerden biri San Sebastian ile birlikte. Aslında ben bölgeyi bilinçsiz bir şekilde 10 yıl önce keşfetmiştim. Haftasonu geceleri milli gururumuz Nihat Kahveci'nin formasını giydiği Real Sociedad, Bask ülkesinin San Sebastian şehrinin takımıdır. O zamanlar Los Galacticos'a gururlu bir şekilde boyun eğmişlerdi. Trt'nin maçlarını şifresiz verdiği yıllar Nihat'ın gol sonrası Bellona reklamında oynarcasına şımarık '' afacanvari'' gol sevincleri gene bu ülkede gerçekleşmişti. Örneğin, Cuma günü Athletic Bilbao- Real Sociedad maçı var San mamesde. Şehir maça şimdiden kilitlenmiş durumda. Maalesef bu maç oynanırken Madrid'de olacağım. Her neyse Madrid'den Bilbao'ya 4 saat 45 dakika'da ulaşıyorum. Git gel otobüs bileti 52 euro. En uygun geliş şekli bu. Termibus ( Bılbao otogarı ) San mames'in karşısında hemen. San memas ülkenin en eski stadı sanırım şuan stadının karşısında inşaat var herhalde taşınıyor stad. Aslında Basklara duyduğum ilginin bir parçası da bu. Athletic Bilbao'nun kendine has kuralları var. Bu takımda oynamanız için Bask olmanız gerekiyor. Tarihde bu kurala hep sadık kalmışlar ama bu kuralı sadece bir futbolcu bozmuş . '' Bixente Lizarazu ''. O da zaten Fransa'nın Bask bölgesinden. Yani pek de bozmuyor.

 Herhalde şuana kadar hiç bir şehri bu kadar kendine has bulmadım. Kaldığım yer Casco
Viejo'da yani eski şehirde. Ganbara Hostel. Termibusdan sadece 4 durak yani 10 dakika. St Petersburg'da kaldığımız hostele benziyor. Ama şuana kadar hiç bir hostel Madrid'de ki U hostel kadar kaliteli değildi. Sezon olmadığından dolayı fiyatlar gayet makul. 12 euro. Kahvaltı dahil. Ayrıca Bilbao metrosu son derece kullanışlı. Madrid metrosuna göre biraz pahalı 1.45 euro. Hostel'den oda arkadaşım Şilili çıktı. Varır varmaz hemen şehri keşfe çıktık. Gerçi o şuan yaz tatilinde olduğu için buraya Baskça öğrenmeye gelmiş. Hasta olduğunu kabul etmesi daha da sempatik kıldı onu gözümde. Şilide çok Türk olduğunu belirtti. Bazı Basklılar Şili'yi tanımıyorlarmış. Cehalet diyor.





Hostelden


Portuguese Belediyesi





Tourist Information



Portuguese-Las Arenas arasında ki köprü  

ArtzGoyen
     








Portuguese Eski Şehir









Nervion Nehri üzerinden



Her neyse Baskları tanıyalım ilk önce. İspanya ile Türkiye'nin birbirine benzemesinde ki en büyük etken bana göre coğrafya ve doğal olarak bunun getirisi de kültür çeşitliliği. Bunun sonucu da genel olarak sorun getiriyor. Ayrılık ve terorizm gibi. Baskları bir de ETA sayesinde tanıyoruz. ( Euskadi Ta Askatasana) Yani Bask vatanı ve özgürlük demek. 2011'de silahlı mücadeleye son veren örgüt aslında kuruluş amacından sapmış. 1959'da Franco'nun faşist yapısına karşı koymak için kurulan örgüt, 1968 yılından bu yana silahlı direniş göstermekte ve resmi sayılara göre 800, yerlilere göre ise daha fazla insanın ölümünden sorumlular. Bölgenin kendine özgü Başbakanı var. Zaten Bask ülkesi diye geçiyor. Seçimleri genelde milliyetçiler kazanıyor. En büyük rakipleri sosyalistler. Bölgenin diline gelince , Baskça'nın İspanyolca ile uzaktan yakindan ilgisi yok. Gerçi İspanya'da şöyle bir olay da söz konusu. İspanyolca denmiyor. Castellano diye geçiyor. Kastilya bölgesinin dili. Baskça dünyadaki hiç bir dile benzemiyor. Zaten kendine has dil ailesi var. Dünyada iki iki buçuk milyon insan konuşuyor. Bu dile en yakın dil ise Gürcüce. Gurcistan bu arada Baskları tanıyan tek ülke. Bask ülkesi İspanya'da üç bölgeden ibaret. Bilbao, Donastia- San Sebastian ve Vitoria- Gasteiz. Ayrıca Navarra'nın da Bask bölgesi olduğunu savunanları sayısı da bir hayli fazla. Ama Navarra'nın pek de umurunda değil. Ayrıca onlar da Baskca konuşuyorlar. Bilbaolulara göre Bask dili Navarra'da doğdu. Navarranın başkenti ise Pamplona. Temmuz ayındaki San Firmin Festivalinden bildiğimiz şehir. Ayrıca bu şehrin futbol takımını da ender gelişen '' Osasuna '' ataklarından biliyoruz. Ayrıca üç Bask bölgesi de Fransa'da bulunmaktadır. Ama Fransa hükümeti bu bölgeleri tanımamaktadır. Ülkenin şuan ki iktidarı Nacional de Basco ( Pnub). İspanya'nın ve Avrupa'nın en büyük bankalarından olan ve Garanti bankasının hissedarı olan BBVA'da Bask bankasıdır. Ana binası bu şehirde. Konuştuğum bir kaç yerli halk ise dışarıdan ne kadar barış varmış gibi gözükse de Baskların İspanya'ya bağlı olmaması görüşünde. Ayrılmak istiyorlar. Alava ilinin başkenti Victoria Gasteiz , Bizkay ilinin başkenti Bilbao ve Gipuzkoa ilinin başkenti ise San sebastian. Bilbao'nun yağmurları meşhur ayrıca. Senenin yüzde altmışı yağmurla geçiyor lakin ben hep güneşinden faydalandım.












       Şehirde neler yapılmalı konusuna gelince , Casco Viejo'da bütün sokaklara girilmeli. Ayrıca pazar gezmeyi sevenler Calle Edificio'ya kesinlikle gelmeliler. Müslüman sokağı diye adlandırabileceğimiz bir yer. Suriye ve Fas'dan bir çok insan bu sokakta çalışıyor. İstediğim kıymayı burada buldum sonunda. Ayrıca bu şehirde kesinlikle bisiklet kiralanmalı. Ganbara Hostel, Casco Viejo'da bulunduğundan benim için herşey daha da kolay oldu. Plaza Nueva'da oturup insanları seyretmek bile güzel bir aktivite olabilir. Plaza Nueva'da ben 69 yaşındaki Carlos'la tanıştım. Anında telefonunun duvar kağıdını gösteriyor yaşını sorduktan sonra. Üç torunuyla ve eşiyle çektirdiği fotoğrafı gösteriyor. Tam bir emekli. İkimizde de vakit bol olduğu için bir saat sohbet ettik. Bask ve İspanya hakkında her şeyi biraz da duygularını katarak anlattı. Plaza Nueva'da ki neoklasik yapının ne olduğunu sordum Carlosa , dil akademisi cevabını verdi. '' EUSKALTZAINDIA'' dil akademisi demekmiş. Yani bir dile ait herşeyin bulanabileceği yer diyor. Euskalt ( bask ) Zaindia (lengua) . Ayrıca buraya gelmeden önce Casco Viejo metrosunun solunda bulunan '' Calzadas de Mallona '' merdivenlerinden yukarı çıkmak, ara sokaklarındaki evleri görmek benim tam istediğim bir aktiviteydi. Balat'ın bilbao versiyonu. Ayrıca bu bölgenin de garip bir hikayesi var. İsmi Begona. 1890 yılına kadar farklı bir bölge. Belediyesi farklı özerk bir yer. Sonradan bilbao'ya bağlanmış. Pazar günleri insanlar burada müzik dinleyip piknik yapıyorlar. Plaza Nueva'dan çıkarken dikkatimi bir afiş çekiyor. '' Mozart en las manos de Fazıl Say'' ( Fazıl Say'ın ellerinden Mozart 15*16 şubatta bilbao'da imiş ) Fazıl sayı burada görmek güzel bir duygu. Plaza Nueva'dan çıktıktan sonra kendimi Nervion Nehri'ne doğru atıyorum. Sağımda Nikolas kilisesi solumda Arriega tiyatrosu ve tam karşımda Santander Bilbao tren istasyonu ve bir anda bisiklet kiralama yerleri görüyorum. Kartı kabul etmeyince aklıma hostelden de kiralayabileceğim geliyor. Ayrıca şehre inanılmaz bir hava katan Tramway'a binip son duraga kadar gidip gelmek, etrafı seyretmek ayrıca güzel bir duygu. Furkanla bu aktiviteyi St.Petersburg'da yapmıştık. Gerçi cıvkını çıkarttık desek daha iyi. Bazen mandalina karşılığında bazen de bilet karşılığında 3-4 kez baştan sona gittik geldik. Ayrıca bu Troylebüs ve Tramway olayı en çok Lizbon'u merak etmeme sebep oluyor. Herhalde gittiğimde bir gün boyunca git gel yaparım Lizbonda. Bisiklet kiralamak için Hostele geri döndüğümde bisikletin kalmadığını söylüyor arkadaşım ben sana yarın benimkini getiririm diyor ne kadar diye sorduğumda bedava cevabını alınca ben de ona peki yarın akşam yemek yeme diyorum ve anlaşıyoruz. Güney ile Kuzey insanının ayıran en önemli nokta şu konuşmalar olsa gerek. Günü değerlendirmek için başka bir plan yapıyorum.



    Metro ile Portuguese'ye gidiyorum. Liman şehri. Metro'dan çıktığımda sahile doğru giden yol dik yokuş ve kendine has güzelliği olan bir eski şehir. Bilbao'ya gelen herkes Casco Viejo de Portuguese gelmeli. Yürümeli. Geldiklerinde şunu görecekler Bilbao mimarısı Guggenheim'den ibaret değil. Guggenheim hakkında da bişeyler yazıcam ama onu Bilbao'dan ayrı tutmak istiyorum. Sahilde ki Tourist Information binası çok renkli. Belediye binası da öyle. Portuguese ile Las Arenas arasında ki köprü ulaşım vazifesi görüyor. 30 cent karşılığında karşıya geçiyorsunuz. Yaya ve araçlar için. Las Arenas'dan Alaarta'ya doğru yaklaşık 45 dakika yürüyorum. Sahilde çok güzel yapılar var. Mesela Casa Cisco ve ArtzGoyen. Herhalde Bilbao'da bu yürüyüşü yapmayıp ve sonradan televizyonda Ayhan Sicimoğlu'nun bisikletle yaptığını görseydim çıldırırdım. Ya da bir daha günlüğümü kilitlemezdim. Ayrıca sahil boyunca çok güzel kumsallar var. Şuan için bakımsız ama yazın buralar daha da güzel olur. Abi beş sene sonra buralar uçacak gibi algılanmasın gerçekten güzel olur. Hostelde ki arkadaş geceleri de esiyor yazları diyince , içim bir kez daha rahat etti. Geziden sonra hostele dönüp kıymalı makarnamı yapmaya devam ediyorum. Ayrıca Jeff Kouns Poppy'nin karşısında ki Amorino'da dondurma yemeden dönmeyin. Bisikleti çekin önüne doya doya dondurma yiyin. Bisikletle sanırım Bilbao'da girmediğim sokak kalmadı. Rahatsız bir koltuğu vardı bisikletin ama gene de idare ettim. İspanya'ya gelip de Bilbao'ya gelmeyen çok şey kaybeder. Gerçi İspanya'ya gelmeden önce şunu iyice kabullenmeniz gerekiyor, elbet bir yerleri kaçıracaksınız. İspanya bitmez kolay kolay....

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Elinize sağlık çok güzel yazı olmuş

Yorum Gönder