Dubrovnik

9 Aralık 2012








    Kotor'dan Dubrovnik'e doğru yola çıktım. Bu iki şehir arasında da sık sık otobüsle ulaşım mümkün. Kotor, Karadağ'ın Hırvatistan sınırına yakın bir şehir olduğundan dolayı , ayrıca Dubrovnik Hırvatistan'ın Karadağ sınırına yakın olduğu için sık sık otobüs mevcut. Ben başıma geleceklerden habersiz yolculuğumu masum bir şekilde sürdürürken sınıra ulaşmamız 1.5 saat sürüyor. Bu arada Balkanlar'da otobüsle sık sık yolculuk edeceklere uyarı cüzi bir miktar da olsa bagajınız için ayrıca para ödüyorsunuz. Sürekli para birimi değiştireceğinizden dolayı yeteceği kadar doviz bozdurmanız mantıklı olacaktır. Ben bunu iyi hesapladım diyebilirim, hiç değilse kalan paralar hatıra mahiyetinde ufak paralardı. Yaklaşık otobüs'de 50 kişiyiz. Sorunsuz bir şekilde Karadağ'dan çıkış yaptık. Hırvatistan'a giriş yaparken normalde polis otobüse girip pasaportları toplayıp içeride işlem yapıyor. Ama Hırvat polisler herkesin tek tek geçmesi gerektiğini söyledi. Tek sıra halinde diziliyoruz. Hırvat polisi sorgusuz sualsiz bütün pasaportları damgalarken sıra bana gelince ne kadar kalcaksın , rezervasyonunun var mı yoksa giremezsin diyor. Doğal olarak bende de rezervasyon yok kimseye sormadığı soruları bana sorması düşündürücü. Karadağa geri dön diyor. O sırada 2 tane daha Karadağ gencini de almıyorlar. Onlar mimli nedense. Çıkıştada sorun yaşadılar. Bu arada herkes geçti biz kaldık. Bundan dolayı herkes bizi bekliyor. Ben neden çifte standarta maruz kaldığımı ögrenmek isterken, genç yaşlarda bir Hırvat polis bana yardımcı oluyor. Paramın olduğunu söyleyince benim için şefe bir daha soruyor. Ve Hırvatistan'a girişim mutlu sonla bitiyor. Hırvatistan ve Sırbistan gibi ülkelere girmeden önce her Türk vatandaşı rezervasyon yapsın. Ben yandım eller yanmasın. Koşarak sınırı geçiyorum. Karadağ'lı iki çakal o giderse bizde gideriz diyor lakin ben çoktan Hırvatistan'a ayak basmıştım onlar derken. Unesco Miras Listesindeki Dubrovnik ülkeye girer girmez farkını hissettiriyor. Dubrovnik, 2012 yılında Venedik'den sonra en çok turist çeken şehirmiş. Şehir ile ilgili araştırma yaparken, en çok sevdiğim yazarlardan biri olan ve hayat görüşüne hayran kaldığım İrlanda'lı yazar George Bernard Shaw'ın sözleri ilgimi çekmişti.  '' Dünyada cenneti arayanlar , mutlaka Dubrovnik'e gelmeli. '' Bu sözü ben de bir gülen düşünçe hissi uyandırdı. Dubrovnik otobüs terminalı , devasa büyüklükteki köprüye gayet yakın. Ve cruise gemilerinin hemen yanında. Dubrovnik'de konaklama ateş pahası ayrıca ateş pahası olması bir kenara yaz aylarında yer bulmak imkansız. Ben bavulumu otogarda emanet odasına bırakıp akşama kadar gezeceğim. Ardından akşam Split'e yol alacağım. Bu arada bende '' Borderfobia '' oluşmadı değil. Her neyse terminalden merkeze 15 dakikalık bir otobüs mesafesi var şehir merkezine. Özellikle Hırvat'lar para birimlerine çok sadıklar . Euro Dolar anında bozdurmanız gerekiyor. Para birimleri Kuna. 1 euro= 7.5 kuna civarında. Dubrovnik çok turistik bir şehir olduğundan dolayı pahalılığıyla dikkat çekiyor.  Benim ilk işim şehir merkezinden teleferikle tepeye çıkıp eşsiz manzarayı seyretmek. 80 Kuna civarında gidiş geliş teleferik ücreti. Lokrum adası ve Old Town ayaklarımın altında. Fotoğraf çekinip biraz manzarayı izledikten sonra, şehir merkezinin tadını çıkarmak için merkeze iniyorum. Tarihi yapısı ve çimen rengi pencereleriyle eşsiz bir dokusu var Dubrovnik'in. Stradun dedikleri meydanlarında o eski kaldırımlarında yürümek bile benim için mutluluk verici. Onofrio şelalesinin önüne kadar yürüyorum. Burası yaz aylarından nefes almak için ideal bir yer olsa gerek . Çünkü herkes burada nefes alıyor. Dubrovnik'de her türlü yemeği bulmak mümkün ama ben bunun için vakit harcamıyorum. Kebapcı bulup , oturuyorum hemen. Hakiki kebap değil tabi ki. Bu arada Hırvatlar gayet cana yakın insanlar. Sırplara karşı ciddi anlamda antipatileri var. Yugoslavya'dan ayrılan ikinci devlet Slovenya'dan sonra ve 90'lı yıllarda Sırplarla savaşları bitse de psikolojik ve manevi savaşları devam ediyor. Mantelite farkından olsa gerek. Hırvatlar biraz daha avrupai ve çalışkan insanlar. 2013 yılında Ab'ye üye olacaklar. Ayrıca Dubrovnik'de savaşta zarar görmüş şehirlerden biri. Yemekten sonra City Walls diye adlandırdıklar Surları dolaşmak için bilet alıyorum. 70 kuna bilet ücreti. Dubrovnik'in olmazsa olması inanılmaz bir manzarası var buranın . Burayı heyecana getirmeden gezmeyi tavsiye ederim. En az 1-2 saat ayırın buraya. Ardından şehir merkezinde 4-5 Katalan teyzeyle yolumuz kesişiyor. Onlara yardımcı olmaya çalışıyorum son derece sempatikler sokakta Messi diye bağırıyorlar. Güney insanıyla çabucak uyum içine giriyoruz. Ardından ben kendi yoluma doğru yol alıyorum. 5-6 saatlik bir vakit Dubrovnik'de turistik olarak yeterli diyebilirim kültür turizmi açısından ben Split'e gideceğimden dolayı deniz, kum ve güneş üçlüsünü orada gerçekleştireceğim. Ondan dolayı Dubrovnik'den bu kadar. Son olarak benim için City walls oldukça etkileyiciydi. Split'te görüşmek üzere

0 yorum:

Yorum Gönder