Ohrid Gezi Notlari

28 Kasım 2012

   Üsküp'ten yaklaşık karayoluyla 2.5-3 saat süren bir yolculuğun ardından Ohrid'e varıyorum. Yolda Ohrid'de yaşayan, bir Türk ile tanıştım. Adnan bana kabataslak Ohrid hakkında bilgi verdi. Gakkoşvari bir hareketle '' bir şey olursa bu numaradan beni ararsın ''  dedi ayrılmadan önce. Kalacağım hosteli Üsküp'de otelde belirlemiştim. Alt katı pizzacı üst katı hostel olan bir yer burası. ( Di Angolo Hostel ). Konumu tam Ohrid meydanda. Ohrid şehri Unesco Dünya miras listesinde bulunuyor, ve bunu fazlasıyla hakediyor. Hostele yerleşiyorum bir tek Alman biri var başka kimse yok hostelde. Bir an kendimi ''ownership'' gibi hissettim. Film, kitap ihtiyacınızı hostelden karşılayabilirsiniz. Burayı şiddetle tavsiye ediyorum konaklama için.Eşyalarımı yerleştirdikten sonra hemen dışarı atıyorum kendimi.

 Ohrid, Üsküp'e nazaran daha turistik bir şehir. Ohrid'de bisiklet kiralayarak sahilde gezebilirsiniz. Ayrıca isminin göl olduğuna bakmayın, insanlar burayı deniz gibi kullanıyorlar. Hostelden çıktıktan sonra St.Jovan Kaneo'ya doğru yola koyuldum. 13. yüzyılda yapılmış bu Ortodoks kilisesi , Ohrid'e turist olarak gelenlerin ilk gitmesi gereken yer. İnanılmaz bir manzarası var. Bu kiliseye gitmeden önce Safranbolu evlerinin aslında bir tek bizde olmadığını görüyorum.Yolda Osmanlı mimarısını gözler önüne seren bu fotoğrafı paylaşıyorum. Sonra St.Jovan'a varıyorum. St Jovan Kaneo süper bir manzaraya sahip. Buraya cıkmak 30 dakika alıyor. Ama fazlasıyla değer. Baştan sona masmavi bir manzara . Burada biraz oturup manzarayı izledikten sonra biraz daha yukarıya çıkıyorum.  Plaosnik'e çıktıktan sonra mükemmel bir manzara beni karşılıyor. Ohrid'de tam 365 tane kilise var. Hristyanlık için çok önemli bir şehir burası. Kaleye doğru çıkıldıkça bütün tarihi kiliseler çıkıyor karşımıza.  1395-1912 yılları arasında Ohrid, Osmanlı egemenliğinde olmasına karşın burada Osmanlının kendinden önceki hiç bir şeyi yıkmamış olmasını bu  365 kilise çok iyi gösteriyor. Osmanlı evleri, tekkeler ve camiler Osmanlıdan kalma bir takım eserler. Şehire tepeden baktıktan sonra yüzmek için aşağıya doğru inmeye karar verdim. İnerken ilk karşıma Ohrid çarşısı çıktı. Çarşı klasik Akdeniz çarşılarını anımsatıyor. Sağda solda forma satanlar, hediyelik eşyalar vs... Ardından merkezde cafeler ve restaurantlar fazlasıyla dikkat çekici. Ohrid'de balık fiyatları uygun ve aynı zamanda balığa fazlasıyla rağbet var. Akşamları restaurantlarda Balkan müziği eşliğinde balık yiyenlerin sayısı bir hayli fazla. Ohrid'e gelenler genelde bu fırsatı kaçırmıyorlar. Bir de Ohrid gündüz saatlerinde sessiz sakin bir şehir olduğu kadar, geceleri oldukça hareketli. Ohrid kalesine çıkmak ve çıkarken yolda göreceğiniz o kiliseler ve buradan görünen eşsiz manzara sizi fazlasıyla tatmin edecektir. Ohrid'e bir daha gidersem yapacaklarım: bisiklet kiralayıp sahil boyu gezmek, Ohridin dar sokaklarından ilerleyip kaleye doğru tırmanmak.... Ohridin dar sokaklarından geçerek sahile doğru yol alırken kendimi bir anda gölde buldum. Su oldukça soğuktu ve önümde Adriyatik kıyıları olduğundan dolayı fazla kendimi yormadan daha doğrusu suya kendimi hükmettiremeyeceğimi anladığımdan hemen kendimi karaya attım kurulanıp hostele geçtim. Duş aldıktan sonra şehirde güneşin batışını izleyerek bir tur atıp tekrardan kendimi hostele attım. Sabah erkenden otobüs terminalinde olmam gerektiğinden erken uyudum. Ohrid'de her ırktan insan bulabilirsiniz, farklı bir yer. Din turizmi  olmasaydı Ohrid'de , Kaş'a benzetebilirdim. Tiran'da görüşmek üzere.

0 yorum:

Yorum Gönder